İnsanların ne düşündüklerini umursamıyor gibi davranıyorum, çevreyi, benimle ilgili ya da karakterimle ilgili düşündükleri olumsuzlukların hepsinin farkındayım ancak boş veriyorum. Takılmıyorum. Daha doğrusu beynimin o kısmını kapatıyorum. Aklıma gelse bile alarm gibi sürekli erteliyorum.Samimiyet, içtenlik, yakınlık, dürüstlük o kadar garip ki... Birinin samimiyetinden yüzde yüz emin olsam bile, bakışındaki en ufak bir oynayış, sesindeki en ufak bir titreyiş.. Dünya kadar anlam yüklüyorum her şeye. Önemsiyorum. Karşımdaki insan o an, tek bir an benim için ne düşündü, aklından ne geçirdi, ağzından çıkanları değil, zihninin içinden geçenleri bilmek istiyorum...İmkansız olduğunu bile bile...
İstemediğiniz varlığı-yokluğu belli olmayan insanlar gelir misafiriniz olur.Ama size verilen bi rol vardır.Yüzüne gülmek.Sürekli evet diye onay cümlesi.Başınızı sallama.ama hiçbir zaman dinlemezsiniz.Ne dediğini neyi anlatmaya çalıştığını anlamak istemzsin.Sanki size bi görev verilmiştir onları yerine getirmek zorundasınızdır.Samimi olmayan onay cümleleri anlayışlı insan pozları vs. hep aklınızda aynı şey vardır.Arada bunların yanından ayrılıp balkon-tuvalet-başka oda gibi yerlere gidip kendinizle aklınızdaki şeyi içinizden hayal edersiniz.Acabalarla ha işte böyle lanet günlerden bi tane daha yaşıyorum..
Hep almak üzerine yürüyor ilişkiler, bazen hele kimsenin bir şey veresi yoksa, ee tabi çıkarlarda kesişmiyorsa, hiç umrunda olmadan döktüğün şeylere bile tenezzül etmiyorlar Karşılığında bir şey istersin falan. Aslında çok yakın olmadıkça benim için problem değil. sen gelip benim kanıma canıma girme, benimle hayal kurma, benimle kendine yollar yaratma. Dışımda kal. o kapıdan girip sonra çıkıp sonra iki de bir kafanı aradan uzatma, ne yapacaksan bil de yap. Hani bazen uzaktan anlaşılır diyoruz ya resimler falan, ama yemekler de yemeden anlaşılmıyor. Belki önce yakın sonra uzak olarak daha kolay olabilir. şimdi bu anlama meselesi yargılama meselesi ile aynı değil. Sen git kendi hayatında ne bok yersen ye ama samimi ol, bir şeyler varken yok gibi yapma, yokken var gibi yapma. Hele ki zihninden geçen saçma düşüncelerinin dilinden pervasızca sızmasına engel ol yapabiliyorsan. Yapamıyorsan dürüst ol anlat korkmadan. Oyun oynayacak halim yok benim. Trip atacak trip çekecek vaktim de yok. Kim ne istiyorsa yapsın nasıl istiyorsa öyle yaşasın. Sözlerini de alsın bir tarafına soksun saklasın. Ben tam kendime göre ben tam dünyaya göre benim dengemi bozmayın!
Hayatımın en güzel ve en gerçek zamanlarından sonra, sanırım kimseye verecek ya da vadedecek bir şeyim kalmadı benim. Aslında sanmıyormuşum, öyle de oldu. Hayatımda var olan herkesi uzaklaştırdım kendimden. Benim için önemi olduğuna inandığım herkese yabancıyım şimdi. Dostluk, arkadaşlık kavramlarından olabildiğince uzağım. zamanın ve insanların geçici olduğu, yalnızlığın ve kimsesizliğin arttığı bir zaman dilimindeyim işte. mutluyum da bu halimden, bana seni hatırlatacak bir şey kalmadı etrafımda; hepsini uzaklaştırdım. Beni bilen herkese uzağım, aksine özlemiyorum, ihtiyaçta duymuyorum, ne büyük haksızlıktır bu.Bana seni hatırlatacak şeylerden kaçtıkça, yaklaştığım şeyin yine sen olduğun saçmalığındansa kaçamayacak kadar çaresiz bir durumdayım. Evet, gerçek bu. Yalnızlaştıkça, mutlu olmadım; kalabalıklarda ise hiç...
En yakınım bildiklerime kendimi bir türlü doğru dürüst ifade edememekten ve yanlış anlaşılmaktan resmen bıktım. Hele haberim bile olmadan beni yanlış varsayımlarla tanımlamalarından daha da bıktım. Ben siz miyim be? İçi fesatlar sizi. İçime ata ata bir gün kendi başımı yiycem:(
Bir kadın olarak alışveriş yapmayı sevmiyorum. daralıyorum, sıkıntı basıyor. İstediğim gibi kıyafetler de bulamıyorum. Hele o alışveriş merkezleri yok mu aman tanrım! İnsanı alışverişten soğutuyorlar. Bir de o minnacık kabinlerde kılık kıyafet denemek.. Çok sıkıcı. mağazaya gireyim "şunu,şunu,şunu alıyorum" diyeyim, çıkayım. Eve gelip giydiğimde sorunsuz olsun. Bir de ben düz insanım oyle dallı budaklı şeyler giymem. Çok basit bi v yaka beyaz tshirt ve ya belden oturan beyaz gömlek bunları almak için çıkıyorum, resmen bulamıyorum. Bulamayınca da sinirleniyorum eve dönüyorum. Koşullanmışım bir kere bugun bu ikisi için alışverişe çıkıyorum, başka bir şey gözüme gelmiyor. Hele makyaj malzemesi satın alma kısmı var ki beni hayattan soğutuyor. Aradığım çok basit bir şey; bronz pembe allık. yok. Ne denediysem beğenmiyorum. Önerilenlerden birini alıyorum bu sefer eve gelip beğenmiyorum. Çünkü memnun kaldığım ürünler bir sonraki sene koleksiyonda bulunmuyor. Biri gitsin benim yerime alışveriş yapsın. Sana bunları aldım desin. Böyle bir hayat istiyorum.

Ölen gencecik insanların resimleri gördükçe deliriyorum ölenlerin sevdiklerini, ailelerini, bu acıyla nası başedebileceklerini düşündükçe deliriyorum Ben eve giderken ölsem annem nasıl dayanır buna diye düşünüyorum sevdiklerim eve giderken ölse ben nasıl dayanırım diye düşünüyorum. dayanamam :( Kim dayanabilirki...

paylaşacak bişey yok acıdan başka!

Yine masumlar ölüyor,yine siviller hayatını kaybediyor üstelik başkalarının yaptığı yanlışlar yüzünden.Artık yeter...

Son dönemde yaptığım her şey, etrafımdaki herkes o kadar manasız geliyor ki.Tanımadığım insanları sempatik buluyorum. Anlık yaşamak, kafaya hiçbirşey takmamak, ve nefes almak istiyorum. Az düşünmek istiyorum. az umursamak istiyorum. Bu kadar çok şey yaşanırken, hala hayatıma devam edebildiğim için kendimden nefret ediyorum. Haberleri takip edip olan bitenlere artık şaşırmayan bir insan olduğum için kendimden nefret ediyorum.

aşk böyle bişey mi

Bir başkası için hayattan vazgeçiyorum.O istemiyor diye arkadaşlarımla görüşmüyorum. O istemiyor diye karşı cinsle arkadaş olmuyorum, onlara asla telefonumu vermiyorum, bir ortamda onlarla komikli, gülmeli sohbetlere bile girmiyorum. Onun haberi yokken hiç bir yere gitmiyorum. O istemiyor diye dansa fotoğraf kursuna spora gidemiyorum. O istemiyor diye hayatımı yaşamaktan vazgeçiyorum.Saçlarımı onun istediği gibi kestirip, onun istediği şeyleri giyiyorum.Aşk mı bunun adı?
2 gün sonra abim nişanlanıyor ama ben nişanlanacağı kızı hiiiçç sevmiyorum. daha önce hayatımda onun kadar materyalist, yüzeysel ve dar görüşlü birini tanımamıştım. ayrıca aramızdaki yakınlığı aşırı şekilde kıskandığı için abimle aramızı da bozdu. inşallah düğün gününe kadar yer yer şişer dombilinin teki olur da gelinliğe sığmaz.
eger kadinsan, her ne kadar iyi muhabbetin olduguna, ne bileyim farklı düşüncelerinin olduguna inansan da, guzel giyinmeyi sevdiğin icin indirgendigin sey am got meme oluyor. bu hicbi yerde degismiyor kafa hep ayni....
Hiç kimse sevmedi benim kadar bakışlarını; ve hiç kimse hissetmedi iliklerine kadar yokluğunun sancısını.. sen giderken hani olur olmaz çatardın ya kaşlarını rüzgara... Hiç kimse korkmadı benim kadar bakışlarından oysa çakılıp kalmak varken gözlerine sadece bakabilmeyi öğretmişti ayrılık. Şimdi sana gel diyecek cesaretim yok bir seni özlemeyi biliyorum; bir de içinde kaybolduğum o gözlerini.....
Yağmurlu bir günde koşar sana gelirsem ıslak saçlarımı düzelt, başımı omuzuna yasla, ansızın dudaklarımı dudaklarıma değdir. Masum bir çocuk gibi konuşursam anlaki sana muhtacım; ver elini elime yalanda olsa bir kez seni seviyorum de… Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir, bazen küçük bir an için, ömür bile verilir…

Yavaş yavaş gözlerim kapanıyor uykumda geliyor hayli bugün çok yoruldum.Ama seni sevdiğimi değiştirmez yorgunluğum.Her gün geçtikçe aşık alıyorum senin yüzüne , saçlarına ve o güzel gözlerine. Nefesinde aşkı , sesinde huzuru , senle iken kendimi buluyorum güzelliğim.Aşkın yalın ve saf halini senle tadıyorum.Gözlerimin kapandığı anda bile seni düşünüyorum , hep mutlu uyanırım sabahlara attığın o ilk mesaja yine geç mi yattın dediğin de gülüyorum , sen benim en sevdiğim ilacımsın , Allahıma yalvarıyorum ki beni ilaçsız bırakmasın.
Sana zarar vermeden seviyorum seni, arama sorma artık. Konuşma benden. Bir ölüyüm, bırak rahat yatayım mezarımda. Dürtme beni, dokunma bana.
Her geçen gün biraz daha soğuyor geceler. Yokluğun sinci bir yılan gibi sokuluyor koynuma. Boğazıma çöküyor her gece. Uyan sevgili, gecemi ısıt, koynuma yerleşen yılanı sök benden.
Ruhumu bedenimden azat etmek istiyordum, nefes sayım bitsin ve bir an önce melekler beni başka bir dünyaya taşıyıp, buradan kurtarsın. Artık yaşamak denen şey bana anlamlı gelmiyordu. Gözlerim ya bileklerimde geziyordu, ya da boğazımda. Çekmecede bir bıçak, dolapta koca bir halat vardı. Ya kesecektim bileklerimi kanım akacaktı, ya asacaktım kendimi kanım donacaktı. Son sigaramı keyifli içmek için dışarı çıktım. Bir sigara içimlik ömür biçmiştim kendime. Sigaramı yaktım ve havayı dumanla doldurdum. Çektim, çektim ve çektim. Son bir nefeslik kaldı. Eve doğru yönelmiştim, tam kapıdan içeri girecektim ki burnuma bir koku takıldı. Kapattım gözlerimi, çektim rüzgarla burnuma dolan kokuyu. Kafamı çevirdiğimde seni gördüm. O an hayat yeniden başladı benim için, hayatta ilk defa yaşama sevinci hissettim. Sen benim intiharla gelen yaşama sevincimdin. Azraili misafir edecektim fakat önce sen geldin. İyi ki geldin… Seni sevmek ruha iyi gelen en iyi ilaçtır. Yüreğimde açan gülleri her gün sulamak boynumun borcudur. Bir gün beni fark etmen dileğiyle…

Beni o kadar fazla hasretle bekletme sakın.Saçlarının kokusu geliyor kilometrelerce uzaktan lodos gelir gibi.Ben okyanusun ortasında bir balıkçı , sen ise okyanusun ta kendisi. Sevdanın tarifi , ileride çocuklarımın annesi.Ben yazıyorum evet nedenini sorma.Sana olan sevdamı en iyi bu şekilde anlatıyorum.Dünyada ki en şanslı insana örnek ver deseler.Kesinlikle kendimi seçerdim.Nedenini sorma zaten cevabı cümlelerde gizli.Baktıkça yüzüne gözlerim doluyor , aşkı tadıyorum , seni tanıyorum ve hep benim lesin . Gece hüzün çöktü yine yanımda sen olmayınca sigarayı gerçekten fazla içer oldum.Duvarlar üstüme geldikçe ben izmarit söndürüyordum.Ne yapayım bu kadar da güzel olmak zorunda mıydın ? Belkide saçlarını hasretle koklayacağım.
Duyduğunuzu iddia ediyorsunuz ya, hiçbir şey duyduğunuz yok. Doğru, bir bakıma haklısınız: bu işin pek basit olduğunu söylerken son derece güç olduğunu söylemeye unutmuştum. Dünyadaki tüm dinlerle aktörler bir noktada birleşirler: Erdemli ol,